Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FUNDA KARAYEL

Oya Aydoğan’a son mektup!

İkinci annem, kocaman yürekli Oya Abla'mı kaybettim.
Tüm bu yaşananlar gerçek değil sanki. Henüz iki hafta önce onu TV programımda ağırlamıştım.
Birbirimizi çok özlemiştik; konuşmadık hiçbir şey bırakmayıp saatlerce gülmüştük.
Ardından da beni gazeteye bırakmıştı.
Ancak ona "Ben Plaza Hotel'in önünde inip biraz yürüyeyim, siz boşuna dönmeyin" deyince kavga etmiştik. "Ne yürümesi yavrum; araba çarpar, ana yol burası" diye karşı çıkmıştı.
"Kaldırım var Oya Abla, görmüyor musun?" deyince de "Hayıııııır, sen yorgun görünüyorsun, üstelik dalgınsın; biz bırakalım" demişti. (Her zaman, her şeyi düşünür) Merly Streep'e ikimiz de bayılırdık, hatta bir gün 'Kaç Oscar'ı var?' diye iddiaya girmiştik. O, "Altı" demişti. Ben ise "Üç tane" deyip iddiayı kazanınca da "Aman bu işi yapıyorsun, tabii ki bileceksin. Hem benim Merly Streep için gönül Oscar'ım altı" demişti.
Geçen haftalarda oğlu Gurur gece eve gitmemiş.
Bizim kızları tek tek arayıp "Gurur eve gelmedi, nerede kaldı" diye sormuştu. "Abla, Gurur'un nerede olduğunu nasıl bilelim?" deyince de "Ee baksanıza mekandan kiminle çıktı. 'Ne yaptığını bilmiyoruz' da ne demek oluyor!" diye kızmıştı.
Oya Abla'nın, Gurur'la olan ilişkileri inanılmaz, tam imrenilecek bir anne-oğul ilişkisiydi onlarınki. O, Gurur'a, Gurur da ona çok düşkündü.

SON DİLEĞİYMİŞ
Bir gün "Funda'cığım, kime ne dilediysem oldu.
Senin de işlerin çok iyi gidiyor. Sana da bir dilek dileyeyim" dedi. Nasıl mutlu oldum, anlatamam. "Ayy hadi dile abla" dedim. "İnşallah müdür olursun" demesin mi! "Oya Abla dur yanlış çağrı yapıyorsun, kabul saatine gelir; yapma, etme. Öyle bir idealim mi var benim? Ben müdürlük yapamam" diye bir panik yaptım.
Şaşkınlıkla gözlerini devire devire "Ee tamam söyle ne dileyeyim o zaman? Sen de bir şey beğenmiyorsun" dedi.
Hemen atılıp "Kendi sinema filmimi çekeyim" dedim.
"Ay inşallah güzel sinema filmleri çekip bizleri oynatırsın.
Bak bizleri unutma sakın" demişti.
"Anne rolü tabii ki senin abla" deyince "Sen oyna anneyi" diye çıkışmıştı; gülüşmüştük. Bu, benim için dilediği son güzel dileğiymiş meğer; o an bilemedim.
Bir gün benim ve arkadaşım hakkında laf eden biriyle kavga etmiş! "Ben yaşıyorum daha ölmedim, onlar hiçbir yere gidemez" diye sesini epey bir yükselmiş.
(Kolay kolay sinirlenmez) Olay şöyle gelişmiş:
Birileri bizi göndermeye çalışıyormuş. Oya Abla da bu durumu öğrenince çok sinirlenip bizi korumuş. Bu yaşananları Oya Abla anlatmadı, biliyor musunuz? Yaşananlara şahit olan biri gelip "Senin dost sandıkların sesini çıkarmadı ama Oya Abla sizi yedirmedi" dedi. İşte o böyle hakikatli bir kadındı.

İYİLER ÖLMEZ
Bizim daha yapacak onca planımız varken bizi bırakıp nereye gittin Oya Sultan? 'Sultan'ım deyince çok hoşuna giderdi) Ben filmleri kimle izleyip kritik edeceğim? Şimdi kim bana çok çalıştığım günlerde "Çok yoruldun, gel bize hadi uyu" diyecek? Kim bana aşure zamanı aşure yapıp getirecek?
(Aşureyi o sevdirdi bana) Moralim bozuk olduğunda kim hemen anlayıp sarılacak, güldürecek? Kim 'Yemeğini yedin mi?' diye soracak? Film festivallerinde kimle festival dedikodusu yapacağım? Kim bana akıl verecek? Kim dizileri izleyip heyecanla arayıp 'Diyolla, yapıyolla' diye tatlı tatlı anlatacak. KİMMMMMMMM?
"Diyollaa' desene bir kere abla" dediğimde "Aman canım siparişle olur mu bu?" diye kızmanı çok özledim. Olmadı bu gidiş, hem arkasında bu kadar iyilik bırakan insan ölemez, o da ölmedi.
Son bir şey rica ediyorum;
Oya Abla'yı sağlığında üzen, şimdi ise günah çıkarmak için bağıra bağıra ağlayanlar lütfen yapmasın. Biraz olsun düşünme yetiniz varsa, Gurur'u düşünüp çıkarlarınıza böyle üzücü bir olayı alet etmeyin; hassas davranmak hiç zor değil. Ve de herkes her şeyin farkında; unutmayın Allah çok büyük.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA